Kamulaştırma Kanunu’nun 10. maddesi uyarınca, tapuya kayıtlı taşınmazlar için kamulaştırma, uzlaşma yoluyla gerçekleştirilemezse idare, malik karşısında kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davası açabilmektedir. Bu dava, kamulaştırılan taşınmazın malikine ödenecek kamulaştırma bedeli miktarının belirlenmesi içindir. Ancak idare tarafından gerçekleştirilen kamulaştırmanın yasal olup olmadığı bu davayı etkilemez; yani hukuka uygunluk tartışması bu dava kapsamında yapılamaz.
Tapuya kayıtlı taşınmazlar için kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası açabilmek için öncelikle idarenin uzlaşma yoluyla taşınmaz malikinden satın alma girişiminde bulunması gerekmektedir. Ancak bu şekilde satın alma gerçekleşmezse, idare kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davasına gidebilmektedir. Daha sonra işin esasına girilmişse ve taraf teşkili sağlanmışsa, sadece satın alma yolunun denemediği gerekçesiyle davanın reddedilmesi söz konusu olmaktan çıkar.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17.10.2007 tarihli ve 2007/5-713 Esas, 2007/736 Karar sayılı ilamına göre, “Bu tür durumlarda, usul ekonomisi gereği işin esasına karar verilmelidir. Ancak açılan davada taraf teşkili henüz sağlanmamış ve işin esasına henüz girilmemişse, satın alma yoluna başvurulmamış olması, davayı reddetmeye neden olmaz.” İbaresi yer almaktadır.
Tapuya kayıtlı olmayan veya kayıtlı olmasına rağmen ihtilaf bulunan taşınmazlar açısından, satın alma usulü uygulanması zorunlu değildir. Bu durumda, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davasını doğrudan açmak mümkündür.
Kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davalarının taşınmazın bedeli ne olursa olsun Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görüleceği kanunla belirlenmiştir.
Yetkili mahkeme hususunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 12. maddesine uygun olarak, taşınmazın bulunduğu yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesi yetkili kılınmıştır.
Kamulaştırma Kanunu‘nun 5. ve 6. maddelerine göre, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davalarında, kamulaştırma işlemini gerçekleştiren idare davacı, taşınmazı kamulaştırılan malik ise davalı konumda olacaktır. Mülkiyet ihtilafı bulunan taşınmazlarda ise ihtilafı oluşturan tüm kişiler davalı olacaktır.
Kamulaştırma bedel tespit davalarında Mahkeme, otuz gün aralıkları geçmemek üzere duruşmaları yapmalıdır. Kısaca her 30 günde bir duruşma Mahkemece yapılmalıdır. İdare tarafından dava açıldıktan sonra Mahkeme taşınmaz malikine duruşma tarihini bildiren meşruhatlı davetiye gönderir. Davetiye ekine, dava dilekçesi ve idare tarafından sunulan belgelerin örnekleri de ayrıca eklenmektedir.
Duruşmada, taraflar kamulaştırılan taşınmazın bedeli konusunda anlaşamazsa, hâkim tarafından bedel tespiti yapılmaktadır.
Kamulaştırılacak taşınmaz için bilirkişi marifetiyle mahallinde keşif yapılmaktadır. Bilirkişiler, yapılan keşif sonrası kamulaştırılacak taşınmazın rayiç değerini tespit ederek rapor tanzim etmektedir.
Alınan bilirkişi raporu esas alınarak Mahkemece tespit edilen bedelin hak sahibi adına yatırılması ve bedeli gösteren makbuzun 15 gün içinde mahkemeye idare tarafından sunulması gereklidir. Bu durumda mahkeme, taşınmazın idare adına tescilini ve kamulaştırma bedelinin hak sahibine ödenmesini kararlaştırır.
Mahkemece, taşınmazın idare adına tescili ve kamulaştırma bedelinin hak sahibine ödenmesine dair karar verildikten sonra, bu karar tapu dairesine ve paranın yatırıldığı bankaya bildirilmektedir. Kamulaştırılan taşınmazın idare adına tescili kesin bir karardır. Artık bu karara karşı kanun yollarına başvurulamaz. Ancak, bedelle ilgili karara karşı, tarafların kanunda öngörülen sınırlar dahilinde İstinaf ve Temyiz kanun yollarına başvurma hakları bulunmaktadır.
Ayrıca, idare tarafından özel mülkiyete konu taşınmazlarda kamulaştırma olmadan el atılarak maliklerin mağduriyetine yol açıldığı durumlara ilişkin hazırladığımız Kamulaştırmasız El Atma Davası başlıklı yazımızdan daha fazla bilgi edinebilirsiniz. Yine de aklınıza takılan soru işaretleri için bize ulaşabilirsiniz.
Mert Kanalıcı, Kanalıcı Hukuk Bürosu’nun kurucusudur. 2013 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi’nden onur derecesiyle mezun olduktan sonra İzmir Barosuna kayıtlı olarak avukatlık faaliyetlerini yürütmektedir. Kanalıcı Hukuk Bürosunu kurmadan önce İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığının avukatlığı görevini yürütmüştür.